6 Eylül 2008 Cumartesi

mahallede mobilya dükkanı olan adamın oğlu modu

/mode mobilya_dukkani.exe yapıyorsun, çalışıyor bu. arada server farklılıkları ortaya çıksa da, genel olarak aynı kasaya sahip ürünler kullanıyor bu modu. özellikle babalarının gömlek cebinde taşıdıkları sigaradan tek dal yürüten çocuklar, orta ikiden terk olduktan sonra geçiyorlar bu moda, hem de /mode bile yazamadan, biraz default oluyor işler bazen.

anlaşılması gayet de kolaydır hani, öyle gizlemez kendini, direkt salar ortaya. bilirsiniz hani bütün mahalle esnafı oturup, sohbet eder mahallenin bir köşesinde, işte burada başlar oğlanımızın modu. orta ikiden terk doğduğu için direkt babasının yanında takılmaya başlamıştır kerata, zamanla bu esnaf sohbetlerini dinleye dinleye iyi de bir anlatıcı olmaya başlar. tabi bu anlatma özelliğini asla babası yaşındaki esnafların ortamında göstermez. daha ziyade babalar cuma namazına gittiğinde yerlerine bakan çocuklar muhabbete tutuştuğunda dile gelir. zaten diğer çocuklara nazaran daha bıçkın ve büyük olması da bu özelliğe sahip olmasa bile öyleymişcesine davranmasını sağlar.

işte yine orada, başlıyor anlatmaya;

"o değil de, bak geçen yaz ne oldu. halime teyzenin büyük kızını bilirsiniz, neydi adı? heh, ayşe. oturuyorum dükkanda, nasıl sıcak ama, gavur amı gibi yanıyor ortalık. klimayı da açamıyoruz ki, peder bey hemen kapatıyor. niye taktırmışsa sanki amuğa goyim, öylece duruyor alet. aslında şeytan diyor(hep şeytan der) sök bir gece, git sat, parasıyla da kur çilingir sofrasını. neyse, işte ortalık kavruluyor resmen mını sikiyim. kapıda belirdi bu, ayşe. bir etek giymiş ama üflesem uçacak gibi. bir de bunlar tatilden yeni dönmüşler, bacaklar bronz. bluzunun da üst düğmeleri açık, yanıyor amına koyim. yaklaştı yanıma, aniden dönünce eteği havalandı. o zaman çaktım dalgayı, iş atıyordu. yalandan bir iki sordu fiyatları. çaktırmadan elledim arkadan, baktım ses etmiyor, iyice bastırdm, güldü bu. arkadaki mobilyaları gösterme ayağına götürdüm bunu, sonra da götürdüm işte. yer misin, yemez misin, yer misin, yemez misin... şerefsizim 3 saat mala vurdum, ağlattım resmen. ilk postadan sonra baktım kalktı bu gidecek, yakaladım kolunndan, bir daha, sonra bir daha. akşam olmuş, haberimiz yok. bunu yolladım evine, ara ara geldi gitti böyle işte..."

tam olarak anlattığı hikaye bu kalıplardadır. zaman zaman karakterler değişebilir, yani hatun karakterler tabi. bazen "karı beni beğendi, para almadı" denilen fahişedir bu, bazen de karşı komşunun evden okula, okuldan eve yaşayan büyük kızı. olayın gerçekliğinin ya da yaşanma ihtimalinin dahi önemi yoktur. mühim olan o an orada dinleyenleri memnun etmektir, zira çoğu ergenlik çağındaki dimağlar da etkilenir bu hikayelerden, gidip otuzbir falan çekerler dükkanlarında.

anlatımın güçlü olmasının en büyük sebeplerinden biri de anlatıcının sahip olduğu kirli sakallardır. çünkü anlatıcı ara sıra onları sıvazlayarak anlatırken olayı yaşıyor havası verir. üstüne aralara sıkıştırdığı küfürler de küfür olayına daha yeni girmiş olan dimağları daha da etkilemektedir. tabi sonra da bu dimağlar büyüdükçe hikayeler onlara geçmektedir.

işte bir adetimiz de aşağı yukarı böyle devam ettirilmektedir ülkemizde, kültürü korumak mühim.
 
eXTReMe Tracker