2 Ağustos 2007 Perşembe

Lafmacun üzerine

an itibariyle günümün, uykuyla beraber en uzun zaman dilimini alan oluşumdur kendileri. günlük konuşmalarımı, attığım smsleri, msn konuşmalarımı bile etkilemiştir derinden. sürekli bir tanım yapma içgüdüsü ile gezme hali var bolca bünyemde. tabi bu noktaya nasıl geldim?

öss sonuçlarının açıklandığı günlerdi. kayıt için bekliyordum. her yeni üniversite öğrencisi gibi gece yatış saatimi geçe almıştım. artık 4-5 civarlarında yatıyordum. tabi bu noktada önemli bir meşgale eksikliği oluşuyordu. belki öğleden sonraki zamanlarda dışarıya çıkıp eğlenmek mümkündü ama gecenin bir yarısı dışarısı pek tekin sayılmazdı. bir de sürekli internet başında olma durumu mevcuttu. bir gece medya eteği nde gördüm onu. beyaz arkaplanı ile göz yordu ilk anda. sadece okudum. ancak geçen zaman beni üye olmaya mecbur etti. o sıralar tarih 11.09.2006 idi, saat ise 02.18. bir hışımla girdim ilk entrymi. ardından da her başlığa bir entry gerekliliğinden faydalanarak kısa kısa bir sürü şey yazdım. zamanla anladım kısa ve saçma 100 entrydense, adam gibi tek entry yeğdir. bunu anlarken chuck ile tanıştım. aynı üniversitede okuyorduk farklı bölümlerde de olsak. ardından doğum günüm geldi ve ilk defa nickaltım doldu. ilk zirveme katıldım bir ekim akşamı. insanları tanımak, sözlüğe bağlanmak konusunda oldukça güzel bir gündü. her ne kadar fazla eğlenmeden bir köşede nesnelkuram ile oturmuş olsam da ilk zirve olması açısından önemliydi. sonrasında yurt ve yurdun giriş saati sebebiyle bir süre giremedim sözlüğe. işte bu noktada ilk defa anladım bağlandığımı belki de. ardından ise her nasılsa tanınırlığım biraz artmış. eve geldikçe entry kastığımı hatırlarım yine bu aralar. hiç bir karşılık beklemeksizin nasıl yaptığımı halen kavramış durumda değilim. tabi arada da zirveler devam etmekteydi. bu arada pornosu çıkmış haberi yok. hakikaten reklam için iyi oluyormuş böyle şeyler, o an anladım. tarih şubat 2007 ye geldiğinde en çok entry giren yazar durumuna erişmişim. lakin neden bu kadar kasmışım, anlamış değilim. şehrini de değiştirmiş bu günlerde. artık bir izmir sakini olmuş ama lafmacun'dan halen kopmamış. ve 25 mart. lafmacun'un birinci yılını doldurduğu gün. yurtta yaşayan bir insan evladı olmamdan mütevellit olaylar bittiğinde haberim olsa da yılın yazarı seçilmişim. tebrikler falan yine coşmuş nickaltı. neyse devam etmişim yazmaya. zirve olayında da artık bokunu çıkarmaya erişmişim. izmir, istanbul, ankara, izmit... aa bir de yönetici oldum. unutuyordum. sonra gitti yetkiler, yine geldi. bu da böyle bir anımdır.

şimdi dönüp tüm bunlara bakınca sanki uzak bir anıymış gibi geliyor hep. oysa ki henüz bir yılı bile doldurmadım bu oluşumda. ilk üye olduğum andan beri sadece kendimi ifade etmek istedim. belki buydu beni sözlüğe bu kadar bağlayan. çünkü başka insanlar gibi sokakta, kafede, barda ilk defa gördüğü bir insanla gidip konuşabilen biri değildim. dış görünüş itibariyle de kimse gelip benimle konuşmuyordu. tek çıkış yoluydu belki de sözlük. beni görmeden, sadece okuyarak insanlarla tanışmamı sağlayacak bir yer. belki de işbu sebepten yazmaya çalıştığım bu oluşumda 10 ayı doldurdum. bir sürü insanla tanıştım. bir çoğu artık gerçekten arkadaşım. ve geçen bu 10 ayda kazandığım tek şey onlar. onun dışında 12000 entry, 5500 puan... fani şeyler. ama arkadaşlar, abiler* paha biçilemez.

teşekkürler lafmacun...

100 metrede hayat

heyecanlıydı ilk sesi duyduğunda. şimdi tek bir işaret bekliyordu yarışa başlamak için. ve silah patladı. refleks olarak çıktı bulunduğu gridden. 10 metre adımlarını mümkün olduğunca hızlı atmaya çalışıyordu. 100 metrede şampiyon olmak için hızlı adım şarttı. 20 metre. küçüklüğünden beri koşuşunu gören herkes çok hızlı olduğunu söylerdi ama kime göreydi bu hızlılık. işte bunu belirlemek için girmişti atletizme. 30 metre. daha küçücük bir çocukken her gün koşuyordu. kumda koşa koşa, alfaltta koşması kolaylaşmıştı. 40 metre. bu özelliğini kullanmak için bir klübe gitti ve seçmelerde rahatlıkla takıma giriş hakkını kazandı. 50 metre. her gün düzenli antrenman yaptı. hocasının sözünden hiç çıkmadı. beslenmesine çok dikkat etti. 60 metre. ilk madalyasını yerel bir koşuda kazandı. gümüş bir madalyaydı bu. hala yatağının kenarında durmaktaydı. 70 metre. daha sonra katıldığı hiç bir yarıştan madalyasız dönmemişti. ülkesinin tüm rekorlarını kırmıştı. 80 metre. en son afrika şampiyonu olduktan sonra tek hedefi olimpiyatlardı. o dünyanın en büyük spor organizasyonunda madalyaya uzanıp, herkese göre hızlı olduğunu göstermeliydi. 90 metre. 5 yıl boyunca durmaksızın çalıştı. antremanlarını bir gün olsun aksatmadı. her şey bu madalya içindi. elemelerde rahatça finale kaldı. ve şimdi son metrelerdeydi. 100 metre. çizgiyi ilk o geçti. tüm hayatını adadığı madalyaya uzanmıştı artık. yaşam amacını gerçekleştirmişti artık. sevinç ile yürürken birden yere düştü. kalbi bu heyecanı kaldıramamıştı. oracıkta hayatını kaybetti. hayatını adadığı madalya ile birlikte gömdüler onu. artık bir olimpiyat şehidiydi. her zaman kalplerde yerini koruyacak olanlardan. 100 metreye adadığı hayatını, bir 100 metre yarışında kaybetti.
 
eXTReMe Tracker