hatunla buluşmaya gidiyordu. tek isteği ona açılmaktı. seviyordu sanki. gördüğü anda gözlerinin içi güldü. biraz sohbetten sonra duygularını söyleyebildi. ancak aldığı tepki pek de beklediği türden değildi. bu konuşmadan bir daha görüşmeyeceklerini anlamıştı. hışımla kalktı masadan. uzaklaşırken ufukta telefonuna sarıldı. başka bir hatunu aradı, buluştular. akabinde güzel anlar geçirdiler gece boyunca. ertesi sabah kalkınca kaçtı hemen o evden. telefonu çaldı. babasıydı arayan. onun işe yaramaz biri olduğunu söyledi ve yüzüne kapattı. yolda gördüğü bir hatunu kesti ve hatun rahatsız olup uzaklaştı. evine geldi, annesi ne kadar iyi bir çocuk olduğunu söyledi ona. sözlüğe girdi ve son oylarına baktı. güzel artılar vardı. bir de yeni mesaj. ne kadar güzel yazdığını söylüyordu bir başka yazar. durdu ve düşündü;
duygularını açtığı hatun onu; sadece arkadaş
seviştiği hatun onu; kendine aşık
babası onu; işe yaramazın teki
yolda kestiği hatun onu; gerizekalı
annesi onu; çok iyi
sözlükteki yazar onu; müthiş zeki
olarak görüyordu. aslına bakınca hepsinin aynı malzeme olduğunu anladı. peki neydi bu farkı yaratan. aklına geldi, bakış açısı.
22 Ağustos 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
okuyunca akla gelen ilk soruyu sormak mecburiyetinde hissediyorum kendimi burda yazanların kimisi kurgu kimisi kendinden yola cıkıp yazdıgın seyler bu hangilerinden acaba?
insanlar sende görmek istediklerini görür.
bu bazen bir arkadaştır, bazen bi aşık, bazen hayırsız bir evlad, bazen de hayranlık duyulabilecek zeki bir birey.
hayat ne garip, vapurlar filan :)
Yorum Gönder