ingilizce'nin ilköğretim 4. sınıflarda öğretilmeye başlandığı yıllardandı. nedense hep böyle garip değişiklikler bizim nesile denk gelirdi, tıpkı yeni öss gibi. etrafta fazla ingilizce öğretmeni de olmadığı için derslere zamanında grammar translation method ile ingilizce öğrenen, anlayan ancak kendini anlatamayan random kişiler gelmekteydi. kitaplar da sağolsun sanki yıllardır ingilizce öğreniyormuşuz gibi en kazığındandı. gerçi kolay da olsa bilmedikten sonra neye yarardı ki?
aynı dönemde ülkemizi daha sonralarda kasıp kavuran internet kafe çılgınlığı başlamıştı. 250 bine ne olur diye gidiyorduk kafelere. ve chat ile tanıştık bu dönemde. herkes kendine bir nick arıyordu harıl harıl. tam da bu sıralarda okulda nick ismindeki bir çocuğun hikayesini okuyorduk. "nick is 15 years old, nick is a student.." hemen döndüm ahmet'e, "olm nick buldum kendime, student" dedim. sırıttı. o an ahmet'in hayatında ilk defa nick kelimesini duyduğunu anladım, en azından internetteki anlamıyla. bu sırıtmaya devam ederken tokat attım, sonra da saçını çektim. öğretmene şikayet etti, azar yedim ama nick bulmuştum kendime.
geçen 3-4 yıl içinde hiç değiştirmedim bu nicki. ne kadar malca bir noktadan çıkarsa çıksın, o benimdi. internetin de hayatımıza iyice girmesiyle internet kafede takılan gruplar oluşmuştu. benim de takıldığım bir kafe vardı ve bu kafede hiçkimse gerçek adımı bilmezdi. herkes beni student diye çağırırdı. gerçekten o yaştaki bir çocuk için hayal edilemesi bile güç şeylerden biri. tabi gençliğin heyecanıyla mirc tarzı program kodlama olayına dalmıştı bu bünye.* biraz zaman harcayarak student script bile yapmıştı hatta. bunu hemen takıldığı kafeye yükledi, hem de normalde kullanılan scriptin üstüne. ancak kodlama sırasında yapılan hatalar sebebiyle scriptin internete bağlanmasında sorun yaşanıyordu. ayrıca tüm masalara yüklendiği için bu şey hiçkimse bağlanamıyordu. ertesi gün kafeye gittiğimde "student kim amk, bi gelsin..." tarzı bağırışlar duydum. dükkanın çalışanı sessizce yanına çağırdı beni ve gerçek adımı sordu, sonra da olayı anlattı. herifin teki bağlanamanın etkisiyle oldukça sinirliydi ve beni arıyordu. allah'tan nickimi bilmeyen yegane insandı kendisi ve beni tanımadı. o günden sonra bu nicki bir daha hiç kullanmadım. belki artık o heriften korkum yoktu ama içime işlemişti bir kere.
2 Kasım 2007 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder