otobüsten yeni inmiştik. servise gidene kadar ne kadar sıcak bir yer olduğunu düşündüm. evet otobüse binerken annem "yavrum, soğuktur oralar" diyerek kazak+mont giydirmişti ama burada sadece kazak bile insanı terletmeye yetiyordu. servisten indik ve eve doğru yol aldık. eve vardığımızda kamyon da gelmişti. hatta asansörü kuruyorlardı taşıma işi için. bu sırada evin önünde bir araba olması keyifleri kaçırdı. asansörden kayan bir eşya araca zarar verebilirdi. evet evin küçük çocuğu olarak bu aracın sahibini bulma görevi benimdi.
hemen bakkala koştum. aracın sahibinin yerini tespit edip, hemen zili çaldım. çok sıcak bir teyze açtı kapıyı. konuyu anlattım. tam bu sırada evden çok şirin bir köpek gelip dizime tırmandı. çok köpekşinas bir insan değildim ama köpeğin hemen ardından aynı odadan çıkan ve tam olarak izmir'in simgelerinden gibi duran hafif sarışın hatunu görünce bir anda kanım kaynadı ite. bir yandan onu seviyor, diğer yandan olayı çözmeye çalışıyordum. sanırım gözlerinde artı puan kazanmıştım. akabinde araba çekilmişti. taşıma işi bitince hemen ranzayı kurdum ve yatağa yattım. evet yeni şehrimde ilk günüm oldukça iyiydi kanımca. hem şehir tam istediğim gibi sıcaktı hem de şehirde gördüğüm ilk hatun ciddi manada güzeldi ve komşuyduk.
ara ara bakkal civarında tekrar tekrar görüyorum onu. ama sanki o kapıönü bakışmasını yapmamışız gibi gözlerini kaçırıyordu. it beni görünce havlasa da takmıyordu hiç beni. ta ki bir gün telefon acı acı çalana tek. halbuki hiç huyu değildir telefonun acı acı çalmak ama oluyordu. hemen açtım.
- çbık gl.
+ sesin gelmiyor.
-gl hdi.
+ duyamıyorum
- torbalar var. taşıyamıyorum.
+ peki, geliyorum.
evet arayan annemdi. evin önüne çağırıyordu torbalar için. o an durumumu hiç düşünmeden indim aşağı. tam torbaları aldığım anda karşımda o vardı. yüzüme baktı ilk defa ve hemen akabinde üstümdekilere. gülümseme sardı dört bir yanını ve uzaklaştı. olayı kavrayamadım aslında. hemen gözlerimi üstüme çevirdim ve olanlara anlam verdim. üstümde amele yanığı kollarımı ortaya çıkaran yırtık bir atlet, altımda çamaşır suyu lekeli bir eşofman ve onun da altında ayaklarımın yarısını boşta bırakan 40 numara bir terlik. aşağı inerken çıktığını tahmin ettiğim şipidi, şipidi sesi ise hiç saymıyordum. o günden sonra onu ne zaman görsem yüzünde bir gülümse oluştu ama artık ben bakamıyordum. hayat artık daha yaşanmaz bir yerdi...
24 Aralık 2007 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder