hiç topum olmamıştı benim. neden bilmiyorum ama fakir değildik. aksine zengin hiç değildik. tam bir ortadirek ailedeyken top sahibi olamamak gerçekten büyük bir yaraydı içimde. öyle çok yenetekli bir çocuk olmamamdan da kaynaklanıyor olabilir tabi. milletin çocukları topla dans ederken, ben daha çok tekniği olmayan savunma oyuncusu boyutlarında olduğum için "yavaş oyna lan" denilen ufak çocuktum hep. evet ufak çocuk dedim ama buradan kasıt yaşça olan ufaklık, yoksa boyut olarak hep 23 gösteriyordum. bu sebepten sanırım hep ufak şeylerden mutlu olduğum sanıldı. 7 yaşında okudum işte, benim için büyük bir adımdı. dışarıdan bakanlar "oha herif 10 yaşında yeni okuyor" diye bakıyorlardı. hayır kardeşim daha ufacıktım ben. yetmedi, matematik sorularını çözerken aldığım zevkin içine bolca sıçıldı. o da yetmedi, üniversitede 8. girişimde kazanmışım gibi davranıldı. lan ufacığım ben daha, yaş 19.
neyse konuya döneyim, benim hiç topum olmadı. işte bu yüzden hep birilerine bağımlı gibi yaşadım bazı zamanlar. yani ilk çocukluk dönemi boyunca. çünkü o yaşlarda top sahibi olmak ve atari sahibi olmaktı üstünlük göstergeleri. bolca taşınan bir aileye sahip olduğum için hemen kaynaşma hayvanlığına sahip oldum ve böylece belki de daha da bağımlı oldum, insanları kullanmayı bile öğrendim belki de. 10 yaşındaydım unutmuyorum, topu olan bir arkadaşım vardı, orçun. benden 3 yaş kadar büyük. topu vardı, evet siz de bunu bekliyordunuz sanırım. benim de atarim. hadi top oynayalım demeye korkardım. önce bize çağırıp, atari oynardık, ardından bunun karşılığı olarak o çıkarırdı topu, ben vururdum, top patlardı. bu kullanım sırasında bolca kazık yediğim de oldu tabi ama yine de hep eğlendim. küçük şeyler için ne kadar karmaşık planlar yapabileceğimi de gördüm.
şimdi durduk yere niye böyle karaladım ben de bilemedim, öylemesine işte.
19 Mart 2008 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder