1 Ağustos 2007 Çarşamba

öss

dünyanın en sikindirik sınavı. ilk duyduğumda güzel gelmişti adı. tabi daha güzel yanıydı abimin ona girecek olması. yani bundan sonra oda sadece bana aitti. dördüncü sınıftaki bir çocuk için öss zaten ne anlama gelebilirdi ki daha fazla. sürekli gördüm abimin delicesine test çözdüğünü. sabahın beşinde kalkıp dershaneye gitmek için 2 saat yolculuk yaptığını. bu derece önemliydi yani. tüm hayatın endeksleneceği derecede. ama unuttum tabi zamanla ne anlama geldiğini. tekrar hatırlatıldığında bu sefer kurban bendim. aradan beş sene geçmişti. artık gerçek anlamını kavramaya başlamıştım ama yine de söylendiği kadar önemli olduğunu düşünmüyordum. sonuçta önceki sene aynı tarzda anlatılan, aynı seviyede sikindirik olan bir sınavı geçerek gelmiştim bu noktaya. yine çaresiz dinledim öğretmenlerin, ailemin, arkadaşlarımın anlattıklarını. hepsinin bir hikayesi vardı öss ile ilgili. elbet bir yakınları süper çalışıp derece yapmıştır, bir başka yakınları ise çalışmayıp açıkta kalmıştı. bu tip hikayeler o kadar fazlaydı ki etrafımda artık inanmak üzereydim çalışmam gerektiğinde ki o anda karşıma basketbol çıktı. işte bu toplu spor ile tek yolun öss olmadığını gördüm. hayat da başka şeyler de vardı. basketbola bağlandıkça öss'yi daha az sallamaya başlamıştım. tabi bu okulum tarafından hiç hoş karşılanmıyordu. öss=hayattı ne de olsa. sinir harbi şeklinde geçiyordu zaman. sonunda sakatlanıp, basketbolu bıraksam da onun sayesinde gördüklerim yetmişti hayatıma devam etmekte. kaygının başarıyı ne kadar etkilediğini de görmüştüm belki bu sayede. günde 14 saat durmadan ders çalışan insanların arasında kitap okuyarak geçirdim zamanı. içimden geldikçe açtım test kitabı, sıkılınca kapattım, hiç zorlamadım kendimi. işte bu durumda öğretmenler klasik şabloncu kişilikleri ile çıktılar karşıma. sen 60 neti geçemezsin, 90 netten aşağı yerleşmek zor dediler hep. kulakları tıkamak sanırım bu noktada işe yarıyordu. hepsine kapadım tüm algılarımı. sadece kendi yolumu kendim çizmek istedim. tabi bunu başkalarına söyleyince "hmm, anlıyorum" tarzı tepkiler almak pek sorun olmamalıydı. sonuçta onlar başkalarına "ay salak neler diyor, kalacak açıkta" şeklinde anlatabiliyordu olayları.

neyse böyle geçti seneler ve geldi sınav sonunda. işte o andı. yıllardır kafaya kakılan soruların görüleceği an. bildiğin yds. ilk görüşte tabi şok dalgası sarıyordu beyni. "bu ne aq almanca?". tabi atlatması kolay oldu. ingilizce bölümünü görünce belki de verilebilecek tek tepki vardı. "bunun için mi kafamı siktiniz yıllardır?". "yani bu kadar kolay bir sınav için mi zindan etme çabasına girdiniz hayatı?". işte o andı hayatımın en mutlu anı. çünkü o kadar söze rağmen böyle sikindirik bir sınav için kendimden ödün vermemiştim. böyle sikindirik bir sınav için ömrünü tüketmemiştim. bu mutluluk ile sınavı bitirmek zor olmadı tabi. bir saat dolduğunda elimde kalemler dışarıda idim. işte bitmişti her şey. toplamda sekiz sene kafamı siken şey sona ermişti. ve gerçekten mutluydum hiç olmadığım kadar. boşuna zamanımı harcamamış, hayatımı yaşamıştım ve üniversite artık çok yakınımdaydı. sonuçlar açıklanınca da mutluluk arttı tabi. duyduklarına göre düşününce hayalini bile kuramayacağın üniversiteye girmek. mutluluk budur.

tabi böyle bir şeyi kime anlatsan kafasında mutlaka "çalışmadım kazandım" diye artistlik yapıyor işte türünden düşünceler oluşacaktır. lâkin öss çalışarak değil inanarak kazanılabilir, aha da bir örnek vardır burada, çok yakında. bu tecrübeyi yaşarken belki kimilerine göre hayatını, geleceğini tehlikeye atmıştır ama sonunda mutluluğa sahip olmuştur. hem de sadece kendi yolundan giderek.

dipnot: içimden geldi, yazdım. başka bir amacım yoktu. tüm üniversite adaylarına başarılar dilerim, iyi çalışın.

1 yorum:

Crawley dedi ki...

Aslında ben bunların aynılarını oksde hissettim (bu sene daha yeni girdim zaten). Senenin başından beri düzgünce ders çalışmasamda notlarım falan iyiydi ama kimse inanmıyordu çalışmadığıma.herkes evde ineklediğimi düşünüyordu annem ise çalış diye başımın etini yiyordu. Sonuçta bn de sınava girince şaşırdım bir yıldır başımıza kakılan sınav bu muydu diye ama tam tersine çok kolaydı sınav Sonrada üzerimden bir yük kalkmış gibi sınav salonundan çıktım (sonra okullar başlıyınca bu sefer össyi başımıza kakmaya başladılar) vede sonuçta il de 15. olmuştum ewt yağmıştım 15.ydim ben :)

 
eXTReMe Tracker