hep garip gelmişti bu tarz müzik, ta ki 15 yaşındayken yaşadığım şu olaya dek.
boyu uzamaya başlayan her genç dimağ gibi bir basketbol topu edinmiştim. ara sıra nispeten kısa potalara sahip okula gidip dadmin olurdum. yine böyle günlerden birinde, sakalları çıkmaya çalışan bir genç geldi yanıma ve bir kaç atış yapma isteğini bildirdi. peki dememe kalmadan topu almıştı bile gerçi, yine de tabi, olur dedim. şut attıkça arkadaş muhabbet kurmaya çalışıyordu. "neler dinliyorsun" diye amerikanvari bir soru attı ortaya. aslında o soru öylece kalsaydı ortada, belki çok daha mutlu biri olabilirdim şu an ama bırakmadım soruyu orada, bırakamadım. "rep dinliyorum yææ" dedim. daha ma ma ma ma maykrofon şov zamanına geçilmemişti ve rep dendiğinde akla sadece eminem geliyordu. the eminem show da o sıralar çıkmıştı sanırım, arkadaşlarla toplanıp, dinliyorduk. bir yandan da nefreeet diye türk rap için beginner kısmından dinleşiyorduk.
cevabım üzerine topu tuttu ve bana güldü. bu kadar yavşakça bir gülümseme görmemiştim daha önce. zaten yaş küçük amk, nerede görüceksin ama yine de görmemiş olmak garip gibiydi. yeni şeyler yaşamak felam. çaresizce "peki, sen ne dinliyorsun" demek, hayatımın yönünü değiştirecekmiş, bilemedim. şimdi hatırlamadığım bir isim söyledi ağır bir tonlamayla. hiç bu kadar acı çekmemiştim. sadece adını duymak bile ebemi emmişti. bakışlarımdan anlamadığımı anlamış olduğunu anlama arifesindeyken arabesk dedi. evet, bunun anlamını ufaktan biliyordum sanki, belki. müzik sınıflandırma konusunda en sığ dönemler hocu, "dinlemiyorum o tür şeyler" tribinden kurtulmak zaman alabiliyordu. ama henüz o moddaydım ve dedim, dinlemiyorum o tür şeyler derken gözleri çakmak çakmak oldu. "hiç aşık olmadın o halde" dedi. öylece baktım, top elimdeydi, şut attım, girmedi. hayatımın akışı değişmişti. tanrım mal gibi rap dinlerken ben, insanlar aşık oluyor ve acılarından böyle müzikler dinliyorlardı. eve gittim çaresiz.
hemen aklıma okuldaki zeynep geldi, aşıktım lan ben. kasetleri karıştırdım, müslüm gürses buldum. hayatımda hiç dinlememiştim ama aşık olduğum için artık dinleme seviyesine ulaştığımı hissediyordum. müzik setini ayarladım ve iki şarkı dinledim, iğrençti. bir sorunum olduğunu düşündüm, bir şarkı daha dinledim. olmuyordu, bir türlü acı çekemiyordum. sonra doğanın kanunu’nu açtım nefret’ten, keyfim yerine gelmişti. sanırım tam aşık olmamıştım henüz diye düşündüm.
şimdi düşünüyorum da, siktir lan ordan, ne alakası var aşık olmakla, gayet sikindirik işte fmsdhşkldfnh.
16 Eylül 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder